KAZAKİSTAN’DAKİ TARİHİ BOZOK ŞEHRİNİN SOSYO-KÜLTÜREL YAPISININ ARAŞTIRILMASI (Proje)
Dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Türkler, bozkır kültürüne sahip olup, toplumsal yapılanmasında ilk siyasi organizasyonu boy teşkilatlarının meydana getirdiği bir millettir. Türk milletini meydana getiren boylardan birisi Oğuz boyudur. Oğuzlar, siyasi olarak ilk defa Maveraünnehir bölgesinde kurdukları Oğuz Yabgu Devleti ile Türk devletleri içerisinde kendilerini göstermişlerdir. Bu bünyeden çıkan Büyük Selçuklu Devleti’nin rehberliğinde İran, Ortadoğu ve Kafkas coğrafyaları üzerinden Anadolu’ya gelmişlerdir. Anadolu’da Türkiye Selçuklu devleti, birçok Anadolu Beyliği, Osmanlı Devleti’nin kurucu gücü olmuşlardır. Günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birçok bölgesinde yaşayan Türk halkının çoğunluğu bu Türk boyuna mensuptur. Oğuzlar kendi içerisinde Bozok ve Üçok olmak üzere iki ana kola ayrılmışlardır. Bu kollardan Bozok adı Osmanlı Devleti idari yapılanmasında Yozgat ili ve çevresine verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra bu topraklar üzerinde Yozgat ili oluşturulmuştur. Ancak Bozok adlandırması halk arasında kullanılagelmiş, Yozgat ilinde 2006 tarihinde kurulan üniversiteye Bozok adı uygun görülmüştür.
Çağdaş Türk cumhuriyetlerinden Kazakistan’da, Bozok adlı ve kuruluşu VII. – VIII. yüzyıllara tarihlenen bir Oğuz (Türk) şehri 1998’de ortaya çıkarılmıştır. Dolayısıyla Bozok Üniversitesinin taşıdığı adlandırma Türklerin önemli bir grubunu temsil ettiği gibi derin tarihi köklere de sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Anadolu’da yalnızca Yozgat ve yöresine verilen Bozok adının Türkistan’da da varlığı, Bozok Üniversitesi’ne taşıdığı adlandırmaya binaen köklerini araştırma sorumluluğu yüklemiştir. Bu bağlamda projenin temel amacı, Kazakistan’da bulunan Bozok tarihi şehrinin araştırılarak, yöre halkının Türkistan’a uzanan köklerini ortaya koymak suretiyle ilmi açıdan Türk tarihine, Bozok adının tarihi serüveninin seyrini belirleyerek üniversitemizin kurumsal kimliğine katkı sunmaktır.
Oğuz boyu üzerine çeşitli araştırmalar yapılmış olmasına rağmen, Bozok kolunun Kazakistan’daki varlığı ve mezkur tarihi şehre verdiği adlandırma hakkında ülkemizde her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu bağlamda konu ulusal çapta özgündür. Kazakistan’daki Bozok şehri tarihi, Türk – İslam sanatı bağlamında önemli bilgiler barındırmaktadır. Şehirdeki buluntular üzerinden ortaçağda Bozokların toplumsal ve kültürel örgütlenmelerini detaylı olarak belirlemek mümkündür.
Oğuzların Bozok kolu Anadolu’ya geldikten sonra yoğun bir şekilde Yozgat ve çevresini yurt tutmuşlardır. Bu sebeple bu bölgeye Osmanlı İdari sistemi içerisinde Bozok sancağı adı verilmiştir. Cumhuriyet döneminde bu adlandırma değişmesine rağmen, halk arasında Bozok adlandırması sürdürülmüştür. Cumhuriyet döneminde resmi bir ad olarak kullanılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde resmi ad olarak kullanılmayan Bozok adı, 2006 yılında Yozgat il merkezinde kurulan üniversiteye verilmiştir. Oğuzların Bozok kolu Anadolu’ya gelmeden önce Kazakistan’ın Sırderya bölgesinde VII ve VIII. yüzyıldan itibaren yoğun olarak yaşadıklarını tarihi kaynaklardan belirlemek mümkündür. Bu bağlamda projenin konusu, Kazakistan’ın başkenti Astana’ya 50 km mesafede bulunan ve Bozok adı verilen tarihi şehir kalıntıları ve Arap, Fars ve Rus kaynakları üzerinde yapılacak araştırmalar ile Bozokların tarihi kökleri, orada ortaya çıkardıkları kültürü Türk – İslam tarih ve sanatı çerçevesinde incelemektir. Çalışma tarihi Bozok şehri ve Bozokların oradaki kültürlerinin belirlenmesi ve Yozgat başta olmak üzere Türkiye’de tanıtılması ile sınırlıdır.
Kazakistan’ın başkenti Astana’ya beş kilometre uzaklıkta VII. Yüzyılda kurulan şehrin adı kurulduğu dönemde “Bozok” idi. Tüm ortaçağ boyunca da bu bölgeye Bozok denildi (Bozok adı verilen bölge İşim vadisinin sol tarfındaki bataklıkları da kapsamaktadır.). Ancak Rusların bölgeye gelmeleri ve Bozkır Genel Askeri Valiliğini kurmalarından sonra bölge Buzok, Buzuk şeklinde anılmaya başlandı. Akişev, yaptığı araştırmalar sonucunda Bozok adının Oğuz boylarından Bozoklardan geldiği sonucuna ulaşmıştır.
Bozok, bir Ortaçağ kale şehri olarak sıra dışı bir tipe sahip olup, üç bölümden oluşmaktadır. Bloklardan oluşan merkez kısmı içi su doldurulmuş bir hendek ve sur ile çevrilidir. Kuzey tarafında insanların yaşadığı evler ve endüstriyel üretim yapmak için oluşturulan binalardan oluşmaktadır. Güney tarafı ise tamamen mezarlık olarak kullanılmıştır. Profesör Kemal Akişev’in üzerinde çalıştığı buluntulara göre Bozok şehri VII – VIII. yüzyıllarda yapılmış bir yerleşim yeridir.
Bozok şehrinde bulunan anıtlar tipik bozkır özelliğini yansıtmaktadır. Çok büyük ve yüksek olmayan kare şeklindeki platformlar (0,6 – 1,0 m.) (kerpiç – kurutulmuş çamur) ağaçlarla desteklenmek suretiyle oluşturulan duvar hendeklere paralel olarak inşa edilmiştir. Ortalama 25 m. aralıklarla hendek üzerinden merkez bölüme giriş çıkışlar için küçük köprü ve kapılar bulunmaktadır. Bu kapılar merkez bloklarının arasından şehir ortasında oluşturulan ve her biri ortalama 50 metrekare büyüklüğündeki meydanlara açılmaktadır. Zira mahallelerde birbirinden bu meydanlar ve hendek üzerine yapılmış köprü yolları aracılığı ile ayrılmaktadır. Şehrin merkez kısmının mahallelere ayrılması bozkırlılarda görülen otlak paylaşımında olduğu gibi, şehrinde sülaleler arasında bölündüğünü göstermektedir. Elde edilen bazı yazılı kaynak ve mimari çalışmalara göre şehir halkı bölgedeki akarsuların getirdiği mil ve çamuru kullanmak suretiyle her yıl şehrin merkezini koruyan surları tahkim ediyordu.
Bozok şehrinin kurulmasından bir asır geçtikten sonra şehir, kurucuları tarafından terk edildi. Bozok şehri tarihinin ikinci aşaması X. ve XI. yüzyıllarda Kazakistan topraklarına hakim olan Kıpçak Hanlığı dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde şehrin yapısı klasik özelliğine kavuşmuştur. Şehrin yeni sakinleri olan Kıpçak halkı tarafından dolmuş, hendekleri temizleyerek yıkılan duvarlar tamir edilmiş, yine kerpiç ve ahşaptan yeni konutlar yapılmıştır. Şehrin merkezindeki meydanlar ve boş alanlar üzerinde yurt (çadır) mahalleleri kurulmuştur. Kıpçaklar boş olan yerler üzerine yeni konutlar inşa ettikleri gibi, ilk olarak türbeler ve minareler yaptılar. Bu durum Kıpçaklar için şaşırtıcı bir özellik taşımamaktadır. Bozkırda yaşarken de atalar mezarlıklarına çeşitli türbe ve minare vari yapılar oluşturuyorlardı.
Bozok şehri gelişiminin üçüncü aşaması XIII. ve XIV. yüzyıllarda bölgeye hakim olan Altınorda Devleti dönemidir. Bu dönemde Bozok bölge halkı için bir kült şehir haline gelir. Çünkü Altınorda devleti döneminde İslamiyet’in yayılması hızlanmıştır. Hatta bazı Müslüman şeyh ve dervişler bu şehirde kurulan türbelere gömülmüşlerdir. Böylelikle Bozok, bölgenin İslamiyet’i temsil eden bir şehri olmuştur.
Yapılan kazılarda X. – XIV. yüzyıllar arasında yapılmış 49 türbe mezar ortaya çıkarıldı. Bu mezarların bir kısmında eski Türk gelenekleri izleri taşımaktadır. Açılan mezarların 1/3’ün de çeşitli eşyalar ve kurbanlıklarla kaşılışıldı. Geri kalanları tamamen İslami usullere göre yapılmış mezarlardır. Bozok şehrinden elde edilen buluntular İslamiyet’in bölge halkı arasında XIII. – XIV. yüzyıllarda yayıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Aslında belirtilen tarihler itibari ile Altınorda Devleti İslamiyet’i resmen kabul etse de bozkır Türklerinin daha tamamen Müslümanlaşmadığını göstermektedir. Çünkü XV. Yüzyıla kadar yapılmış mezarlarda daha çeşitli eşyalar, kurban olarak sunulmuş hayvan kalıntıları, heykelcikler (demir ok uçları, bronz ayna, gümüş sikkeler, gümüş kupa, dekorasyon öğeleri) bulunmaktadır. XVI. – XVIII. yüzyıllarda inşa edilmiş mezarların tamamı İslami ritüellere uygun oluşturulmuş mezarlardır. Dolayısıyla İslamiyet bölgeye tam olarak XVI. yüzyıldan sonra yerleşmiştir.
Bozok şehrinde bozkırlılardan beklenmeyen keşifler de gerçekleştirildi. Bu keşiflerin başında sistematik olarak oluşturulmuş su kanalları bulunmaktadır. Bilindiği üzere bu bölge iklim bakımından çok soğuk bir yapıya sahiptir. Ancak burada yaşayan Türk boyları bütün iklim zorluklarına rağmen bozkırlılar bozkır endüstrisinin yanı sıra yerleşik toplumlara has tarım üretimi ile de meşgul olmuşlardır. Ortaçağ bozkır şehrine has özellikler taşıyan Bozok şehrinin merkezini çevreleyen surların etrafında oluşturulan kanallarla şehrin batı ve güney batı bölgelerinde kurdukları yaklaşık 30 hektarlık bahçelerde tarımsal üretim yapıyorlardı. Bahçe sulamasında ise daha çok kışın toprağı sulamak suretiyle nemlendiriyorlar, böylelikle yaz aylarında suların azlığı sebebiyle sulama işini asgariye indiriyorlardı. Bu durumda göçebelerin yıl boyunca durmaksızın göç edip, üretimde bulunmadıkları tezi tamamen çürütülmüştür. Çünkü Bozok şehrinin kurulduğu dönemde bölgede yaşayan Kıpçak Türk toplulukları göçebe bozkırlı olarak bilinmektedir. Bozok şehrinden elde edilen buluntular bozkırlı toplulukların hayvan yetiştiriciliği yanında yoğun olarak endüstriyel ve tarım üretiminde bulunduklarını açık bir şekilde göstermesi bakımından çok önemlidir. Ayrıca bu şehir İpek ticaret yolunun batıya açılan bir kapı özelliği de taşıması bölge halkının ticaretle uğraşmasında etkili olmuştur.
Projenin sonuçlandırılması ile; Oğuz ve Bozokların Türkistan’da meydana getirdikleri kültürel değerlerin bilimsel metotlarla ortaya çıkarılması Türk Tarihi bilim dalına bilimsel katkı sunacaktır. Türk dünyasının önemli çağdaş cumhuriyetlerinden Kazakistan ile tarihi ve kültürel ortak değerlerin belirlenmesine ve yakın ilişkilerin kurulmasında araç niteliğini haizdir. Bozok adı tarihinin gün yüzüne çıkarılması ve çeşitli sergi organizasyonlarında sunulması Bozok Üniversitesi’nin kurumsal kimliği ve tanıtımına katkı sunacaktır. Proje sonucunda elde edilecek veriler Bozok Üniversitesi ile Kazakistan arasında yakın kurumsal ilişkiler ve Turizm potansiyelini haiz proje-yatırımlarına kapı açmaya katkı sunması beklenmektedir.