Erdoğan Akdağ Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve üniversitemiz İletişim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Sena Kösedağ’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa, Yozgat Vali Yardımcısı Şükrü Çakır, Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Karadağ, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Akın, fakülte dekanları, daire müdürleri, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Karadağ “Tarihimiz boyunca kazandığımız her zaferin gerisinde fedakârlık vardır. Azim, dirayet ve cesaret vardır. 15 Temmuz zaferimiz de büyük bir fedakârlığın eseridir. Bu zafer, milletimizin direnişi yanında o gece tanklara, uçaklara meydan okuyan şehit ve gazilerimizin cesaretinin sonucudur. Silah ve bomba seslerinin gecenin karanlığını deldiği o gece Türk milleti cesareti, dirayeti ve mücadelesiyle bu topraklarda Çanakkale ruhunun, Kuvâ-yi Milliye şuurunun halen diri olduğunu göstermiştir. FETÖ’nün ölüm kusan silahları karşısında milletimiz canından, kimi zaman canından daha çok değer verdiği evlatlarından vazgeçmiş, ancak vatanına namahrem elinin değmesine müsaade etmemiştir.” dedi.
15 Temmuz darbesinin klasik bir darbe olmadığına dikkat çeken Rektörümüz Prof. Dr. Karadağ “Düşmanın bile bombalamadığı Gazi Meclisimizi vuracak, kendi milletine kurşun sıkacak kadar gözü dönmüşlerin, vatan hainlerinin yapmış oldukları kıyım darbesidir.” dedi. Rektörümüz konuşmasının sonunda 15 Temmuz 2016 günü bu güzel vatan uğruna kanlarıyla tarih yazan; bayrağımıza, bağımsızlığımıza, ezanımıza sahip çıkmak için şehadete yürüyen 251 şehidimize Allahtan rahmet 2196 gazimize de gösterdikleri kahramanlıktan dolayı şükranlarını sundu.
Vali Yardımcısı Şükrü Çakır, üçüncü yılını andığımız 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde aynı dehşeti aynı acıları ve aynı onur ve kıvancı tekrar yaşadıklarını söyledi.15 Temmuz'un Türk demokrasisinin sivilleşmesinin perçinleşmesi anlamında çok büyük bir kazanım sağlandığına dikkat çeken Vali Yardımcısı Çakır: “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sivil direniş ve böyle bir millet iradesi ortaya konulmamıştır. Bunu 15 Temmuz'da hep birlikte yaşadık ve gördük. O yüzden bu milletimizle kıvanç duyuyorum. Atalarımızın bileğinin hakkıyla kanlarını dökerek sahip olduğu bu coğrafyaya göz dikenlere nasıl ders verilmesi gerektiğini önemli bir duruşla gösterdiler. Bu topraklarda onurla ve şerefle yaşamanın bir bedeli olduğunu korkusuzca tankların önüne yatarak gösterdiler ve demokrasiye sahip çıktılar.” dedi.
Protokol konuşmalarının ardından Üniversitemiz İletişim Fakültesi öğretim elemanı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Sena Kösedağ “Darbelerde Medyanın Rolü” konulu konferansını verdi.
Dr. Öğr. Üyesi Kösedağ, Osmanlı'nın son yılları ve Cumhuriyet tarihi boyunca darbecilerin girişimlerini başarıya ulaştırmak için aldıkları ilk önlemin basını kontrol altına alarak toplumu kendi çıkarları doğrultusunda konumlandırmak olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ülkemiz özelinde baktığımızda basının antidemokratik girişimler için önceden zemin hazırladığı, sonra da bu girişimleri ateşli bir biçimde desteklediği ve sonrası süreçte de bu müdahaleleri meşrulaştırma gayreti içerisine girdiğini görmekteyiz. Ülkemizde yaşanılan darbe, muhtıra ve postmodern darbe girişimlerinde kitle iletişim araçlarıyla toplumu formatlama ve ülke hafızasını silerek toplumu apolitikleştirmek istediler. Medya ise bu antidemokratik girişimleri meşrulaştırmak adına toplumun gözünden düşürücü, itibarsızlaştırıcı ve halkın inançlarına saygı duymayan bir yayın politikası çerçevesinde toplumu dönüştürmeye ve uyuşturmaya çalıştı.”
15 Temmuz darbe girişiminin medyanın tutumu açısından da bir milat olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Sena Kösedağ, bundan önceki darbe ve darbe girişimlerinde medyanın anti-demokratik bir tutum sergilediğini, ancak 15 Temmuz günü basının milletinin yanında yer alarak demokrasiden yana bir tutum izlediklerini kaydetti. Kösedağ konuşmasının devamında; “Darbe yanlılarının sert tutumuna karşın medyanın darbe girişimine karşı takındığı tavır, takdir edilmiştir. Medya, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yaşanan hemen her kriz, kaos ve darbe süreçlerinde aktif rol üstlenmiş ve sonuca doğrudan tesir etmiştir. Genel ve geleneksel olarak özellikle darbe teşebbüslerine “uyumlu” hareket eden medya, 15 Temmuz 2016 gecesi patlak veren darbe girişiminde ise sokaklara dökülen halkla birlikte hareket etmiştir. Cumhurbaşkanımızın açıklamalarını diğer televizyon kanalları da kısa sürede yayımlamış, sosyal medyanın da devreye girmesi ile geniş halk kitlesi olaydan haberdar edilmiştir. Kurumsal medyanın takındığı tavır, diğer bireysel ve kitle iletişim araçlarıyla birlikte güç kazanmış ve darbe girişiminin akamete uğratılmasına yardımcı olmuştur. FETÖ mensuplarınca da sistemli bir şekilde kullanılmaya çalışılan iletişim mekanizmaları, meydanların demokratik duruşunu hem kayıt altına almış hem de organize etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Konferansın sonunda katkılarından dolayı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Sena Kösedağ’a üniversitemiz logolu tabak hediye edildi.