15 Temmuz 2016 tarihinde, Türk silahlı kuvvetlerinin içine sinsice sızmış Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) mensupları tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişimi; devletimize ve milletimize yönelik en büyük ihanetlerden biri olarak tarihe geçmiştir. Buna karşın, milletimizin, Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine hiç düşünmeden meydanlara çıkması; canını ortaya koyarak darbe girişimini bertaraf etmesi, çok daha büyük bir kahramanlık destanı olarak şanlı tarihimizdeki yerini almıştır. Bu nedenle 15 Temmuzu, milli irade ve demokrasi adına bir milat olarak daima anmalı ve gelecek nesillere çok iyi bir biçimde anlatmalıyız.
15 Temmuzda yaşananlar ve sonrasında gün yüzüne çıkan gelişmeler; bu hain saldırının, sadece seçilmiş meşru hükümetimizi hedef almadığını, ülkemizde iç savaş dâhil, vatanımızı parçalamayı ve darbenin asıl planlayıcısı olan dış güçlere, ülkenin kontrolünü bırakmayı amaçladığını açık bir biçimde göstermiştir. 40 yıldan bu yana dini söylemleri araç olarak kullanarak devletin içine sızdırılan FETÖ terör örgütü mensupları, dışarıdan aldıkları talimatlar doğrultusunda, eşine rastlanmayacak bir canilikte, Cumhurbaşkanımızın canına kastetmeye çalışmış, sivil halkın üstüne bombalar yağdırmış, Türkiye Büyük Millet Meclisine uçaklarla saldırmış, emniyet ve istihbarat binalarına helikopterlerle ateş açmışlardır. Halkımızın direnişi sırasında 251 vatandaşımız şehit olmuş, 2 bin den fazla vatandaşımız da yaralanmıştır. Buna rağmen 81 ilimizde halkımız meydanları terk etmemiş, canı ve kanı pahasına ülkesine, milli iradeye ve demokrasiye sahip çıkmıştır. Daha önce Çanakkale ve Kurtuluş Savaşında olduğu gibi üstün kahramanlık örneği sergileyen milletimiz, bir kez daha bu sinsi oyunları sergileyen dış güçlerin ve içerideki maşalarının emellerine geçit vermeyeceğini ortaya koymuştur.
Hiç kuşku yok ki bu tarz girişimler, milletimizin uğradığı ne ilk ne de son ihanettir. Tarih boyunca, yeryüzüne adaleti hâkim kılmak isteyen, tüm mazlum milletlerin bayraktarlığını yapma amacını güden milletimiz, pek çok kez bu oyunlarla karşı karşıya kalmıştır. Osmanlı döneminde birçok örneği bulunan bu tuzaklar, çoğu zaman amacına ulaşmış ve ne yazık ki milletimiz; siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan büyük yıkımlara uğramıştır. Çok iyi tahlil edilmesi ve dersler çıkarılması gereken bu süreçlerde, önü kesilen, geriye giden sadece bizim ülkemiz olmamış; İslam ülkeleri ve diğer mazlum coğrafyalarda da benzer olumsuzluklar meydana gelmiştir.
Günümüzde ise Türkiyenin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olması, milli ve yerli politikalar benimsemek suretiyle güçlü ve ayakları üzerinde duran bir ülke haline gelmesi, aynı dış güçleri yine rahatsız etmiş ve harekete geçirmiştir. 15 Temmuz hain darbe girişimi bu nedenle yaşanmış ve ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın dirayeti ve milletimizin kararlılığı sayesinde çok büyük bir badire atlatmıştır.
Bu nedenle 15 Temmuz ve bunun gibi süreçler tüm boyutlarıyla iyi idrak edilmeli, gereken dersler çıkarılmalı, hiçbir zaman unutulmamalı ve gelecek nesillere de unutturulmamalıdır. Toplumumuzun bu açıdan en yüksek bilinç düzeyine ulaşması için şüphesiz üniversitelerimiz başta olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlara büyük görevler düşmektedir. Ülkemizin önemli bir eğitim kurumu olan Bozok Üniversitesi olarak, 15 Temmuz ruhunu daima yaşayacak ve yaşatacağız. Geleceğine sahip çıkmayı bilen bireyler olarak, daha çok çalışacak, daha çok kenetlenecek ve yeniden Büyük Türkiyeyi inşa etmek için yılmadan çalışmaya devam edeceğiz.
Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimizle birlikte tüm kahraman şehitlerimize bir kez daha Allahtan rahmet diliyor, tüm gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.
Prof. Dr. Salih KARACABEY
Rektör